Virginia WOOLF, Kendine Ait Bir Oda


Woolf kendine özgü biçemi, kullandığı Bilinç Akışı yöntemi, düz yazıyı şiire yaklaştırma çabaları gibi yenilikçi edebi yaklaşımları ile kuşkusuz modern edebiyatın en yaratıcı isimlerinden biri olmuştur. Onun bende şiir tadı bırakan öykü ve romanlarının ardından bu defa " Feminist Literatürde" klâsik bir eser olarak kabul gören, deneme tarzında kaleme aldığı Kendine Ait Bir Oda kitabını okudum.141 sayfalık pek kalın sayılmayacak bu kitabı okumak ,hem sık sık not alma gerekliliğim hem de yazarın alıntılar yaptığı isimleri araştırma gerekliliğim nedeni ile olağandan biraz daha fazla zamanımı aldı.
Kadının toplumdaki ve edebiyattaki konumunu farklı açılardan ele aldığı eserinde Shakespeare' in hayali kız kız kardeşi üzerinden öykülediği " Yazarlık yapmak isteyen kadının karşılaştığı sıkıntılar" bölümü ve " Oda" imgesi yazın dünyasında kuvvetli bir simge olmuş zaman içinde.
Woolf Kraliçe Victoria Dönemi'nin kadınlar üzerindeki sonsuz baskısının devam edegeldiği bir İngiltere'ye açmıştır gözlerini. Kadınların üniversite eğitimine izin verilmediği , hayatlarına ilişkin en temel kararlarında dahi özgür olamadıkları karanlık bir dönemdir bu dönem. Elbette kadınlar için.
 
Kitabı okuduğum süre içinde zihnimde zaman zaman kıyaslamalar yaptım; örneğin, 1960' ların İranındaki Füruğ Ferruhzad ve onun şiirlerindeki, yaşadığı baskıcı topluma karşı isyankâr Kadın feryâdı hücum etti düşüncelerime. İffetin hele de din adı altında büyük bir fetiş olarak yaşandığı ve yaşana geldiği komşumuz İran ve bizim ataerkil toplumumuz ve diğer ülkelerde benzer yapıdaki toplumların kadınlarını düşündüm.Birbirlerinden çok uzakta bambaşka coğrafyalar ve üzerlerinde yeşerip , serpilen bambaşka kültürler; ama " Kadın Ezilmişliği " hep aynı ; öyle aynı ki , ne zaman ne ülke farkı yetemiyor bu acı olguyu başkalaştırmaya.
 
Yazarımız sırf KADIN olduğu için kütüphaneye alınmayışını anlatarak başlıyor kitabına.Hayli çarpıcı bir başlangıç değil mi ?
Woolf kadın olmanın sırtına yüklediklerini hem ailevi hem de toplumsal boyutta ve çok acı yaşıyor .Nihayetinde kadın bedenine hapsedilmiş şair ruhunu ölümle ÖZGÜRLEŞTİRMEK istiyor nerede mi Ousse Nehri' nin kül rengi serin sularında ceplerine doldurduğu taşlardan medet umarak.
Kitap , eleştirmen Harold Bloom ' un sonsöz bölümü ile noktalanıyor, 141 sayfa , İthaki
Yayınları' dan Nilay Öztürk çevirisi ile konuk oluyor evlerimize.
 
♡♡♡♡♡♡
" İsterseniz kütüphanelerinizi ,kilitleyin ; ancak ne zihnimin özgürlüğünü kapatabileceğiniz bir kapı var, ne vurabileceğiniz bir kilit ne de bir sürgü."