Küre Dağları Milli Parkı Kezban ve Ben


Bana söylemişlerdi yerel halktan bazılarının hâlâ daha günümüzde   yöresel kıyafetleri ile yaşadıklarını.Öylesine istiyordum ki öyle biri ile rastlaşmayı!! TamValla Kanyo'nundan çıkmış , orman yolundan kan-ter içinde  dönerken beklediğim an çıkıp gelivermişti,  mucize gibiydi yaşadığım,hemen yanı başımdaydı .Ama biliyordum çok çekingenlerdi görüntü verme konusunda.Hemen yanına yaklaştım ; kadın kadına bir sohbet ,bir muhabbet ki!..Adı kezbanmış .Beni sorguladı epey; mutlulukla cevap verdim bütün sorularına,çok şaşırmıştı anlattıklarıma ama merakı dinmişti artık. "Senin fotoğrafını çekebilir miyim?" Dedim.Aslında istiyordu ama işte gel gör ki Anadolu taassubu.."Ama hadi Kezban hadi yapma ne olur."  Bir hayli dil döktükten sonra nihayet Ikna edebilmiştim. Şimdi artık bütün amacım giysisinin bütün parçalarının görünmesiydi..Üst eteğini ayaklarına kadar kararlı bir biçimde  iyice çekti ve örttü şalvarını."Kezban, şalvarının renkleri  öyle güzel ki  bırak görünsün."Dediğimde:"Onu gösteremem mahrem o, onun içinde ne var sen biliyor musun? " Yahu ucunun bir parçasını göstersen ne olur"? Tam biz böyle hâlleşirken bu defa yanındaki kız kardeşi- yerel giysi içinde değildi o- imdadıma yetişmişti.Ve sevgili Kezban bütün dostluğu ile şimdi bana gülümsüyordu şalvarının olanca rengi yüzünde,gözlerinde yanıp sönüyordu yıldız yıldız.-Yakınları olmalı -oradan geçen iki genç: "Hadi iyisin,  akşam haberlerinde AvrupaTV lerinde izleriz seni." Diyerek takıldılar ona .
Pınarbaşı nüfusuna kayıtlı, kimbilir kaç yüzyıllık yerel kıyafetlerinin içinde yaşayan  Kezban ,ben ve Valla Kanyonu...İnanıyorum ki hepimiz günün yıldızlarıydık.
Bu saatlerde bunları yazarken , Kezban'ı düşünüyorum uzun uzun ,sohbetimizi çınlıyor ruhumda ..O, bir kadın... O, Anadolu'nun  bağrında önce filize durup sonra köklenen kadın...O ,tohum veren kadın....