Sağanak


Güneş bahçelerinin gülkurusu vakitleriydi.
Mırıldanırken dudaklarımı sızlatan,
"Yaralarım aşktandır" dizesindeki kederi miydi Füruğ'un?
Yoksa Berk'in deli özlemi miydi,
"Üç kez seni seviyorum diye uyandım" şiirindeki ?
Belki de Pessoa'ydı,
Onun, duygu denizine dökülmeye kimbilir kaç mısra boyu kala durulup munisleşen, sancılı kelimelerinin huzursuzluğuydu, gelip yakalamıştı uzak geçmişimin hayâlini, caddenin sonundaki, üstüne lâmbanın sarı ışığının eylül hüznü gibi döküldüğü o eskil durakta.
Bulanık bir gel-git dalgasının sırtındaydı sanki zaman; sığlar derinleşiyor, yakınlar uzaklaşıyordu.
Geçmişin düşleri ile esrimiş içimi, hışımla inen yapayalnız bir sağanak bastı ansızın
Kopuverdi düşlerim dalından 
Hangisi yağmurun yalnızlığıydı,
Hangisi geçmiş?
Oluklarım, sundurmalarım, saçak altlarım, merdiven boşluklarım,pervazlarım, ıpıslak, tamamlanmamış, eksik kalmış bir şiir şimdi.