31 Aralık


Pembecik tüylü yastığında uyuyan uğur böceğini, yazın kumsalda oynarken topladığı deniz kabuklarından birini, umut mavisi kâğıda yazdığı tek satırlık şiirini itina ile bir kutuya yerleştirmişti. Benim yeni yıl hediyemdi bu.
" Kar tanesi beyaz örtü ne zaman yağacaksın."
Belli ki yılın son günü uyandığında penceresinden, çatıları örtüp, sundurmalara, merdiven aralıklarına usulca sokulup, şehrin üzerine, tıpkı okuduğu kitaplardaki gibi masalsı bir kış resmi çizen ilk kar' ı görebilmeyi düşlemişti yeni yılı karşılamaya hazırlanırken.
Oysa babaannesinin çocuk gölgesinden geçip çoktan gitmişti ve bir daha geri dönmedi o eski bembeyaz, sevecen kışlar.
Her şey değişiyordu: Çatılarda deli dolu tıpırdayan sonra şen bağırış çığırışlarla saçaklardan  kayıp çörtenlerden yuvarlanan neşeli bahar yağmurları, yıldız nakışlı, menekşe rengi yaz akşamları, marulların, domateslerin tadı, limonun ekşisi, kuzinede pişen hamurun sokağa taşan mahlep kokusu, ellerim, saçlarımın rengi...Değişiyordu her şey hızlıca.
Hani yarın bir koşu kozalak, çam pürü, telli kavakların, kestanelerin, meşelerin yapraklarını toplasam, hepsini resim kâğıdına bir bir  yapıştırıp, üzerlerine de  pamuk parçacıkları yapıştırsam.
Ama küçücük elleri, hızını bir türlü alamayan kartopu savaşındaki gibi soğuktan kaskatı kesilmez ki ıslak eldivenlerinin içinde! Burnu, sızlayan bir havuca dönmez ki tipinin acımasız ayazında!.. İliklerine kadar üşümez ki!..
Oysa ben ona üzeri papatyalı terlik almıştım.