Gramofon da Çalıyor


Ara sıra dışarı çıkıp çatıların, sokak lâmbalarının tepelerinden uysal bir sessizlikle dökülen ve çarçabuk eriyen kar taneleri ile oynayıp, eğlensem, kimi değişik işlerle vakit geçirsem de zamanımın hatırı sayılır kısmını evimde , kitaplarımın dost sıcağında yaşamayı seviyorum. Penceremin kenarına yerleştirdiğim okuma koltuğumda doğal güzellikten yana fakir kentimin yer yer uzaklardaki çıplak boz tepelerine ve zamanı âdeta yok sayarak büyük bir süratle dikilen yüksek binalara mahkûm oluyor gözlerim.Şehrin güneşsiz kül renkli göğünde kimi zaman yüreğim duraklıyor.Tatlı dilli bahar günlerinin anıları devriliyor üstüme.Saatler gün ölçüsüne dönüyor, geçmek bilmiyor.
 
Çiçekli kırların, lâvanta tarhlarının, dipdiri koyu yeşil yaprakların, mürverlerin, sığırkuyruklarının üzerlerinde titreşen güneş damlalarını ; rüzgârın ılık nefesinde yıldız çalılarının yeşil-gümüş dallarının hışırtısına dalmışken denizin yüzünde çok defa neşeyle seyrettiğim parıltılı renkleri büyük bir özlemle anımsıyorum.
Yazın rehavetli öğle sonlarında bir bahçe... Hangi bahçe ise...Nerede ise...Gülüşmeler, sereserpe donanmış çay sofraları, kuytudaki badem ağacının anaç gölgesinde, kar gibi keten, beyaz-işli örtü üzerinde pespembe kızarmış incecik yufkadan taşan peynirleri ,maydanoz yaprakları ile muska börekleri, limonlu, meyveli çörekler, küçük çikolatalı pastalar, kekik, fesleğen ve çeşitli baharatlarla tatlandırılmış sızma zeytinyağında parlak yanaklı kalamata zeytinleri, felemenk peyniri...
Yeşilin en cilveli hâlleri; zümrütten yosun alacasına, limonküfüne değin açıklı koyulu kışkırtıcı bir yeşil şenlik ilkyazlar...
İncecik bahar esintilerinde uçuşan ,evin içlerine doğru zarifçe süzülürken âdeta şarkılar fısıldayan tül perdeler; sonra gerisin geri açık pencereden dışarıya, koyu nefti yapraklı, nereden aktığı belirsiz ışık ırmağında silme çiçekli ve baygın kokulu manolya ağacına doğru savrulan etekleri nakışlı kar beyazı tül perdeler.
Boğunçlu, bungun o kısacık günlerde kışları ,insanın aklını başından alan fettan baharları, açık-saçık yelloz yazları hepsini bir arada yaşıyorum, birbirine karışıyor zamanlar, hepsi tek bir zaman oluyor.
Bir gramofon çalıyor, yükseliyor sesi birbirine dolaşan zamanların sisinin üzerinde.