İçimdeki Ada


Üzerinde çöreklenen sisin içinde bir hayâl gibi titreşen bu adaya biliyorum ki bu son gelişim.
İncecik sis usulca yürüyor, birleşip koyulaşıyor, dağılıp parçalanıyor, sonra yeniden kesifleşiyor usanmaksızın
.
Zavallı, yorgun belleğinden anılarının bile çoktan silinip gittiği ada şimdi artık kış mevsiminin soğuk karanlığındaki bir ağaç gibi hazin bir çıplaklığa bürünmüş.
Adanın, mor salkımlarının her ilkyaz sonu bahçe çitlerinden arsızca sokaklara taştığı, allanıp pullanmış fırtık sardunyaların yarı bellerine kadar pencerelerden sarktığı âşufte zamanlarına ait izler, sûretler ölü gölgeleriyle geçiyorlar susamış bir yaz ikindisinin içinden.
 
Tüm rüzgârların uyuya kaldığı ,
bütün ardıç kuşlarının sustuğu saatlerde,
ikindi güneşi sisi tarazlıyor orasından burasından;
başını uzatıp bana bakıyor çakmak çakmak gözlerle.
 
Gülümsüyorum ona.
Ânımın sırrına ortak ediyorum sevgili ikindi güneşimi.