Özlemim


Hemen her yaz bir süreliğine haylaz bir çocuğun coşkusu ile keçilerinin peşinde seğirttiğim,erkenci horozlarının feryâdı ile kan uykularımdan aralandığım,dallarında kızaran narlarına iştahla imrendiğim, hünnap reçeli ile kahvaltılarımı şenlendirdiğim Adatepe Köyü:Kazdağlarının ayak ucunda,görkemli bir yeşilin kucağında, yanıbaşındaki mitolojik zenginliği Zeus Altarı ile benim huzurlu,dingin sığınağım ve bu pek sevimli köye bambaşka derin bir ruh katan,derslere girip çıkarken sıraların heyecanını yeniden duyumsatan sevgili okulum Taş Mektep. 
Çanakkale'ye yaklaşık 15 km uzaklıktaki Adatepe'nin savaş ve mübâdele yıllarından sonra nüfusu azalıyor, terk edilen köy bir hayâlete dönüşüyor. Ta ki90'ların başında, eğitim-öğretime sevdâlı  bir avuç gencin İstanbul'dan kalkıp Kazdağları'nı ziyarete gelişine kadar.Gönüllü gençlerin çabaları ile hem köy hem mektep yeniden can buluyor. Çanakkale Valiliği'nden kiraladıkları ve aslına tamamen sadık kalarak yenileştirdikleri mektepte şimdilerde edebiyattan sanata, felsefeye,sanat tarihine,mitolojiye kadar uzanan bir çok konuda ve çok değerli eğitmenlerin eşliğinde eğitim ve sanat çalışmaları sürdürülüyor, sanatın da özgürce icra edilebildiği harika bir eğitim yuvası . Gözalıcı gümrah yeşilliğin kollarında gepgeniş bahçesi, içinde nilüferlerin bembeyaz gelinler gibi süzüldüğü havuzu ile özlüyorum okulumu. Bu yıl başımıza gelen salgın felâketi ile kollarını biz çocuklarına açamadı yazık ki.Ama biliyorum keçiler oyun oynamak için bekliyorlar beni; gidip bir ara peşlerine düşmeye can atıyorum. 
 
Eprimiş haritalar,eski ahşap dolaplar,tahta sıralar,her dersliğe kurulmuş yarı ayrı sobalar, pirinçten kocaman ders zili,kum torbaları ha bir de beslenme odasında hınzırca gülümsüyor çocukluğum.