Yiten Sevda


Cıvıltıları cılızlaşan, rengi kül rengine dönen ,telâşlı, huzursuz, içtenliğini yitirmiş sevdam soğuyor, bütün bütün taşlaşıyor içimde.
Yalnızlıklarımda, bambaşka bir sevginin çırpınışlarını fısıldıyorum kendime.Bir kuşun gölgesi gibi başıboş, aldırışsız çıkıp gidiyor sevdam hayatımdan.
 
"Yeryüzünü hür maviliklerde kucaklamalıyım" diyorum. Başka yaşantılara karışmalıyım.Bu özlem , küçücük bulutlar gibi sarsak sarsak savruluyor, gelip yerleşiyor düşüncelerimin arasına.
 
Dupduru, eğik güz yağmurlarının iri damlaları ile toprağın delik deşik yırtılışını, yağmur tazeliği ile dolu toprak kokusunda tel tel dalgalanan havanın saf masumiyetini;
 
Berrak sabahların tan ağartısında ,fundalıklarda ötüşen kuşların, saçılıvermiş tohumlar gibi hep birlikte neşe ile havalanıp,uçuk pembeye bulanmış gök içinde geniş yaylar çizerek birbirlerini kovalayışlarını, sonra kovalamacadan bîtap düşüp ,usulca alçalıp dallara oturuşlarını;
 
Gün, ağaçların tepelerinden pırıl pırıl dökülürken yalınayak toprağa basmayı, eğreltiotlarının keskin kokusunu, diplerinde kıpkırmızı gülümseyen mantarları, çürümeye düşen çam kozalaklarını, kırlarda çiçek tarhları boyunca yürümeyi, çimenlere sürtünerek uçan kırlangıcı, kum zambağının hüzünlü bakışını özlüyorum.
 
Mayısları, haziranları, ekimleri, kasımları,aralıkları gün gün koparttım, bıraktım onları sevdamın uğultulu, dinginlikten uzak terânesine.
 
Düşlerimi süzüyorum güneşten; ışık adacıkları oluşturuyorum gönlümün bahçesinde.