Dalyan, Kaunos Antik Kenti
Yıllardır -hani deriz ya - her seferinde burnunun dibine kadar sokulduğum halde Dalyan'ı bir türlü görememiştim.Oysa ne çok merak ediyordum! Bir kaç günlüğüne , koca koca sazlıkların çevrelediği , yüzünde yemyeşil pırıltıların kıpır kıpır oynaştığı kanalları ile Dalyan'ın kollarına bırakıverdim kendimi.Tümüyle kendine özgü doğası, coğrafi yapısı,buna bağlı olarak gelişen bitki türleri ,deniz canlıları, sevimli Caretta Caretta ' ları, İztuzu Kumsalı , Kaunos Antik Kenti gibi sayısız güzellikleri ile bambaşka bir yurt köşemiz güzelim Dalyan.
Buraya misafir olduğum süre içinde gezdiğim yerlerden biri de kuşkusuz Kaunos oldu.Kaunos, Köyceğiz Gölü'nü Akdeniz'e bağlayan Dalyan Çayı'nın kıyısında Çandır Köyü sınırları içinde, Dalyan Kasabası'nın karşısında bulunuyor.Kurulduğu Antik Dönem'de liman kenti olan şehir ,Dalyan Deltasının oluşması üzerine bu gün kıyıdan uzaklaşmış vaziyette .Kente varıldığında ilk dikkati çeken kayalara oyulmuş kral mezarları oluyor.Kente bir sandal ya da bir tekne ile geçiliyor .Gelelim bu, ta Antik Çağ'dan bu yana zamana direne direne ayakta kalmayı başarabilen şehrin öyküsüne. Apollon'un oğlu olan Karya kralı Miletos'un ikizleri olur; erkeğe Kaunos , kıza Byblis adı verilir.Ikizler büyüdüklerinde Byblis erkek ikizine aşık olur ancak aşkına karşılık bulamaz.Yasak aşkı öğrenen kral oğlu Kaunos'u ülkesinden kovar; o da kendisini sevenlerle birlikte şimdiki Dalyan'ın karşısında kendi ismini taşıyan bu kenti kurar.Peki ya bu arada Byblis' e ne olmuş? O biraz hüzünlü bir öykü: Byblis kardeşinden yani sevdiğinden ayrı kalışına ve uğradığı hakaretlere pek çok üzülür ,göz pınarları kuruyana kadar ağlar ve bir kayadan atlayarak canına kıyar.Efsaneye göre Dalyan'ı bir ağ gibi saran su kanalları zavallı Byblis'in göz yaşlarından oluşmuş.Lâkin insan olan yerde söylence biter mi hiç? Kente dair daha başka efsaneler de dilden dile söylene gelmiş.
Bu antik kentte akropol, kentin surları, tiyatro, Kubbeli Kilise, Palaestra Terası, Roma Hamamı ,Tapınak Terası, agora gibi bölümleri görmek mümkün.
1940 lı yılların sonlarına değin bölge sıtma tehdidi altında kalmış. Dalyan' a varıp da koca koca sazları görünce geçireceğim bir kaç günün kâbusa dönüşeceğini düşünerek fena halde irkildim önce ancak kaldığım süre içinde en ufak bir sivrisinek tacizine uğramadığımı bütün keyfimle söyleyebilirim.Yapılan mücadele işe yaramış anlaşılan.
Doğanın tarihi kucakladığı , üzerlerinden asırlar boyunca medeniyetler gelmiş geçmiş büyülü toprakları , masmavi göğü, kanalları, kalender insanları ile insanın yüzüne gülümseyen güneyli kasaba Dalyan...Iyi ki tanıdım seni.