Eski Resimler Vardı Gözlerimde
Hep ölçmeye, saymaya; günlere, aylara, yıllara bölerek irili ufaklı çerçevelere yerleştirmeye çalıştığımız “zaman.”
Oysa gerçek süre, içsel hayatlarımızdı aslında. Şimdiki ân'a taşınmış geçmiş bir an ya da hayal edilmiş bir gelecek; kaç türlü zamanı birden duyabiliyorduk yaşadığımız anda? Ve ruhumuzda akan saf zamanda kırılıp dağılıyordu ardışık süreğenliği “zaman” dediğimiz şeyin.
Gözlerimde eski resimler vardı. Aklımda, bir vakitler bu şehre dair okuduklarım. Yarıda kalmış bir öyküye devam eder gibi dolaşıyordum Galata’da, Pera, Yüksekkaldırım, Çukurcuma, Moda’da.
İstanbul’sa, küçükken, annemin geceleri uyumadan önce dolaba kilitler kilitlemez bir başka dünyada, başka bir hayata başladıklarını düşlediğim oyuncaklarım gibiydi tıpkı. Kendi zamanıyla vuruyordu saatlerini. Kendini kendi zamanıyla yaşıyordu bu şehir.
Hangisi bir yansımaydı? Zaman mı? İstanbul mu?