Fas Kadınları İle


Kadın Olmanın Dayanılmaz Hafifliği, Kadınca Yaşama Sanatı ya da Kadının Adı Var
Bilmem hangisi daha uygundu başlık olarak böyle bir yazıya?
*Gece
Uyumayı başaramıyorum,. Gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim ama boğazımda konuşmamı engelleyen bir kadın var. 
*Gece
Ben bir kadının yanı başında uyuyorum: Ben bir uçurumun yanı başında uyuyorum.
Soruyorum:
Erkek, gece mi? Gecenin karanlığı mı erkek?
Erkendi biraz ama biz kadınların baharını martın ilk günü Fas’ın okyanus kıyısındaki, merkezi, UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan büyülü sahil kasabası Essaouira’da; İki yüz yıl yaşayabilen Argan-hayat ağacının özünü çıkaran Essaouira’lı işçi kadınlarla kutladım. Çalışıyorlardı. Onları yağmurun sesini dinler gibi dinledim. Onlarla, farklı iklimlerden, uzak topraklardan, evvel ve ahir zamanlardan kadınları, devrimci, özgürlükçü güçlü kadınları andım.
Granada şehrinin kapılarından birinin önünde boynuna demir halka geçirilen Maria Pineda’yı, kenar mahallelerin, yoksulluğun kederini anlatan şarkılarını cennetin sesiyle söyleyen Bessie’yi, Engizisyon’un işkence odalarında yitip giden Rosa Maria’yı, mollaların namazını kılıp defnetmek istemediği şair Furuğ Ferruhzad’ı, yine bir başka Rosa, Berlin’de katledilip Landwehr kanalına atılan devrimci kadın Rosa Luxemburg’u, Curie, Eva, Frida, Fatma Mernissi’yi, kitapları yakılan Sappho’yu, istiklalimiz uğruna savaşan kadınlarımızı... Sayamam ki hepsini, öyle çoklar!
Bu harika kadınlarla, gelecek umutdoğusuna çekiyor beni. Hüzünlü-umutlu cesaretim incileniyor saksılarımda. 
Şimdi yalnızca gecenin sesleri ile daralmayan bir dünyanın öykülerini yazsın istiyorum masadaki sözcüklerim.
Kadın olmanın sevinciyle büyütüyorum içimdeki kadın bahçemi.
01 Mart 2024 Fas, Essaouira
(*) Eduardo Galeano’nun Kadınlar kitabından alıntılar