Güz...Yağmur...Tatlı bir ikindi
Bugün ilk defa dolaştı elleri saçlarımda
O an anladım ki gelmişti güz
Haşindi, acımasızdı rüzgârı
Olgun alıçları dallarından koparıp bahçeye savurmuştu
Kuşlar yer miydi ki dökülenleri
Tek tük atıştırıyor derken
Kalemle çizilmiş gibi düzgün, eğik damlalarla delimsirek bir yağmur boşandı üzerime
Avuçlarıma biriktirdim sevinçle düşen damlaları
Yüzümü yıkadım biriktirdiğim yağmurla
Çocukluğa özenti bir oyundu işte benimkisi
Ama bir hayli üşümüştüm
-İyi ki almışım çıkarken- atkıma sıkıca büründüm
Yine de acelesiz adımlarla yürüdüm eve
Tadını çıkarmak istedim yağmurun, güzün ve haylazca ıslanmanın
İkindi çayının dost sıcağında penceremden uzun uzun seyrettim yağmurun yağışını sonra
Ipıslak olmuştu sokaklar, ağaçlar, lâmbalar, çatılar
Cılız kedilerin tüyleri yağmurla iyice yapışmıştı
Hepten sıska görünüyorlardı şimdi zavallıcıklar
Soluk soluğa koşuşturanlar
Saçak altlarına, çörtenlere tünemiş arduvaz güvercinler
Sırılsıklam bir güz ikindisi akıp gidiyordu önümden seğirterek hâsılı
Gökkuşağı ise hızını alamamış, hâlâ balkıyan gökte çok mu çok neşeliydi
Belli ki ıslanışımıza kıs kıs gülüyordu parlak, şatafatlı renklerinin içinden