Hiçbir şey Değişmedi


Yeni bir şey yok aslında
Hiç bir şey değişmedi
 
Aydınlanmamış eski sabahlar gibi
Aynı nehrin kül rengi sularında ürperiyor yine alaca şafaklar
 
Göğsüne dayanmış namlunun ucunda yitiyor Lorca'nın umutları
 
Ve , karısı Nadejda' nın unutulup ,kaybolmasın diye ezberinde tuttuğu mısraları Osip Mandelştam'ın
Voronej sürgününün karabasanında bilinmez akıbetine doğru ilerlerken söylediği:
 
"...Artık güzellerin falına bakmayacak çingeneler.
Konser salonu burada çalgılarını unutmuş.
Anacadde boyunca beygir leşleri.
Morg kokuyor şehrin kibar semtleri."
 
Octavio Paz'ın,
" Her gün daha genç ölüm." haykırışında
Karanfiller kıpkırmızı uzanıyorlar soğuk yataklarına
 
Ve Yeats sesleniyor adasının puslu ufkundan:
"...Yükseliyor kana bulanmış sular, ve her yerde
Sulara gömülüyor suçsuzluğun töreni..."
 
Borges, Juan Lopez ile John Ward' a ağlıyor uzak topraklarında;
"...Dost olabilirlerdi,
Oysa yalnız bir kez karşılaştılar
o çok iyi bilinen adalarda,
Her biri Kabildi, her biri Habil
Birlikte gömdüler ikisini de
Şimdi kar ve kurtlar tanıyor onları..."
 
"...Ağaçsın sen,
Yosunsun sen,
Üzerinde yeller esen menekşesin.
Bir çocuksun-şu kadarcık,
Bütün bunlar umurunda mı dünyanın..."
 
Hayır değil Ezra Pound;
Hâlâ çocuklar umurunda değil dünyanın
Ne kavga, ne öfke, ne savaş, ne para hırsı değişmedi Ezra
Her şey yerli yerinde ve her şey bıraktığın gibi aynı
 
Aydınlanmamış eski sabahlar gibi
Aynı nehrin kül rengi sularında ürperiyor yine alaca şafaklar
 
Açamamış inci çiçekleri tutuyor hâlâ alaca şafakların yasını...