Meğer Ben ne Çok Özlemişim


Meğer ben ne çok özlemişim
Başımın üzerinden eğilip de barışçıl huzurunu yüreğime taşıyan zeytinin gölgesini
 
Meğer ben ne çok özlemişim 
Daldaki incirin sütlü baygın kokusunu
 
Meğer ben ne çok özlemişim 
Eğri büğrü taşlı yollarda acemice düşe kalka yürümeyi
Erkenci kuşların , horozların bembeyaz sardunyalarda gök gibi ağaran sesini
Cırcır böceklerinin bitmeyen teranelerini
 
Yanı başımdaki komşumun , tenimde ve tinimde derinden duyumsadığım acıları ile buruk bir rehavetin kollarına bıraktım benliğimi; sonu gelsin istemediğim bir köy masalının içindeyim.
Ah! Bu köy ve ben , ruhlarımızın birbirine söyleyecek ne çok şeyi var
 
Meğer ne çok özlemişim bu yalın, bu kendi halinde, dingin ıssızlığı, kendi kendime kalışlarımı
 
Meğer ben ne çok özlemişim