Zaman


Yavaşlatmamızın mümkün olamadığı 
Doldurulamayan boşlukları
Sığdırılamayan fazlalıklarıyla , "zaman"
 
Gökyüzünden dökülen amansız ışıkta 
Şafağın ilk renkleriyle boyanırken yeryüzü 
 
Öğle sonlarının tirşe gözlü telâşlı göğü çöküyor çatılara
 
Daha henüz
Gün batımının pencerelerimizdeki kızıl yansımalarına doyamamışken
Ay ışığının esrarlı sessizliğinde donup kalmış gece
Kapanıyor üzerimize
 
Bir vakitler yaşanmış baharların çilek kokusu sinmiş ellerimize
 
Ballıbabaların morumsu buğusunda yaşlanıyor
Yavru ağızlı "zaman"
 
Maviye iliştirilmiş rengârenk benekler gibi gözlerimizde oynaşıyor
Aheste geçirilmiş yıllarımızın hatıraları
 
"Zaman" yükseliyor dorukta
Gerisinde durup bakıyoruz ardından
 
Her leylak mevsiminin sona erişinde
Sıkıca yumuyoruz gözlerimizi
Son gördüğümüz hayali saklamak istermişcesine
 
Yaşlı ağaçları sarmalayan karın beyaz örtüsündeki
Siyah gölgeli günlerde
O leylak kokulu hayali yeniden görebilmenin bitimsiz arzusuyla 
Bekliyoruz
Bir sonraki leylak mevsimini