19 Eylül 2023


“Bu sabah resmini çizdiğim bisikletin yaşı altmışın üstünde.”
John Berger
“Bento’nun Eskiz Defteri”ndeki bu cümleyle, Berger'in sıtmalı bir özlem içinde çizdiğini hayal ettiğim bu bisiklet, onun, çocukluğundaki ya da yeniyetmeliğindeki bisikleti olmalı diye düşünüyorum.
Babam ve Berger, iki devrimci ruhlu adam, aralarındaki sadece üç yaşlık farkla, (biri 26'lı, diğeri 29'lu) birbirlerine uzak topraklarında dünyanın aynı zamanlarını paylaşmışlar. İkinci büyük savaşın korkusunu, yoklukları, kıtlıkları, yoksunlukları...Nedendir bilmem, onu her okuyuşumda hep babamı bulurum satır aralarında.
Derken zihnime bir soru takılıveriyor. Berger, bisikletini çizdiği o sabaha uyandığında acaba kaç yaşındaydı? Acaba o koca altmış yılın üzerinde daha kaç yılın ağırlığı, hatıraları vardı? 
Paris’in güneydoğusundaki kenar mahallelerden birinde yaşayan dostu Luca’nınmış meğerse bisiklet. Bunu, hemen bir sonraki sayfada öğreniyorum. Kendime çok gülüyorum. 
Şu zihin dediğimiz, ne acayip bir şey!