Her Kelime Sonsuz bir Düşünce Evreni


İM; düşünce üzerinden okuduğumda imge, hayal, tasavvur, düş.
İçsel algılayışımla okuduğumda ise nüve, öz, çekirdek, umut, tohum manâlarını çağırıyor bana.
Sadece iki harfin ardına gizlenmiş anlam katmanlarının derinliği karşısında şaşırıyorum. 
Bir cümleydi beni im'le zihinsel bir yolculuğa çıkaran:
“İm bir tohum ve zaman içinde kendi kendine gelişen bir varlıktır. Hayatın kendisine zıt olsa da gerçek hayatın simgesidir.”
Bir hayal, bir tasavvur, bir düş, bir umut zamanın toprağında büyüyordu sahiden. İm’in, yaşamın olanca katılığında düşsel, kırılgan hatta anlamsızmış gibi görünmesine karşın hayatla aramızdaki bağı güçlendiren, onun özünü içinde taşıyan bir simge olduğunu ve aslında hayatı bu sessiz sedasız imlerin izlerini sürerek duyumsayabildiğimizi ilk kez düşünüyordum.
Bir kelime, üzerinde pek çok anlam ve düşünce sapağı bulunan uzun bir yol.
Gözlemlemeyi unutup, gözlemlemek yerine her şeyi belli kalıplara göre yaptığımız, bir kelebeğin çıktığı koza kadar boş dünyamızda, kelimeler ince ayrıntıların ayırdına varmamızı sağlayan huzurlu sığınaklara dönüşüyor.