Bu sabah, filmlerin hazırlık aşamalarının öykülerini, çekim süreçlerini anlatan, çok sevdiğim “3,2,1 Kayıt” programında, yönetmen, yazar, ressam Mehmet Güreli sahne aydınlatmalarında siyah ve beyazdan söz ediyordu. Şu zihin denen şey ne garip, bazen bir söz, bir renk bambaşka düşünceleri çağırıyor.
Bir an için Güreli'nin konuşmasından, filmlerin dünyasından kopup kendi dünyamın gerçekliğine dalıp gitmiştim.
Siyah, beyaz, biri karanlığın diğeri aydınlığın simgesi iki renk. Her ikisinin de binlerce tonu var.
Hangi siyah, içinde kaybolunan en koyu karanlıktı? Hangi beyaz, en berrak olanı?
Siyahın hangisinde cehennemi yaşarız? Hangi beyaz cenneti serer içimize?
Hangi siyahın karanlığında, canı çok çekmiş olan çocuğuna, yutkunarak, iç çekerek alamadığı birkaç kiraz tanesinin kırmızısıyla yanar bir baba?
Siyah, beyazla çıktığım kısa ve beni acıtan bir yolculuktu bu sabah yaşadığım.
Kış senin çocuk
Baharlar senin
Kiraz mevsimi senin çocuk, kiraz senin...
18 Temmuz 2025 Ankara sabahı, kiraz mevsimiymiş meğerse...