Kiraz Günleri


Saman rengi bir öğle sonrası. Bir kelebek kanatlarını kapıyor, bahçeye bakan masama koyduğum çiçekten aşağı, vazoya kayıyor, sonra, uçuşan diğer ikisine katılıp o da uçuyor. Günün rengine karışıyorlar.
 Bir ölümün hikâyesi olan (*)Halmar Sonatı'nı dinliyorum. Bölümlerine,
• Mabet Ağacının Gölgesinde 
• Ölülerin Gülümsediği Zamanlar
• Kafamın İçindeki Sesleri Susturun, isimleri verilmiş.
Sonat'la içime inen küçük sokaklara sapıyorum. Sesler kelimeleri çağırıyor. Kelimeler kelimeleri açıyor içlerindeki gerçek anlamı bulmak için. 
Hayata nasıl baktığımı anlatıyorum kendime :
Varoluşun bitip tükenmezliğinde, tek bir cümlelik bir hikâye, “Hayat”. Ve o tek cümleye birikiyor acılar. Her acı kendi boyunca bir yarayı taşıyor.
Öyle anlar vardır ki, zaman dursun, yaranın yankısı zamansızlığın içinde sussun, kaybolsun isteriz, zamanın işlemeye başladığında acının yankısının da yeniden başlayacağını bilerek.
Açık pencereden odama dolan serin dinginlikte, gece kuşağında seyrettiğim film, Kırgızistan’ın kuzey doğusunda Ala Dağları’nın çevrelediği Issık Gölü’nün kıyısında yaşanan bir başka acının öyküsüydü. Cengiz Aytmatov’un, kırsalı, doğayı, mitleri, tahammülü, çaresizliği yalnızlığı mükemmel betimlediği  “Beyaz Gemi” sindeki adsız çocuğun artık daha fazla yüklenemeyeceğini hissettiği acılarından kaçışıydı.
Uzaklarda, gölün sularındaki o beyaz gemi bir umut, bir kurtuluştur onun için. Ve çocuk o umuda bırakır kendini. Vaktinden çok önce biten, tamamlanamamış bir hikâye kalır geriye. Belki göl tamamlamıştır.
(*) Sei Şonagon şiir konusu olabileceğini düşündüğü şeyleri sıralamış çok eskilerde:
• Çimenlik
• Yeşil sarmaşık
• Hünnap ağacı
• Hatmi çiçeği
• Sazlıklar...Kulağa nasıl da hoş geliyorlar. Keşke acılarımız da bu kadar şiirsel olabilseydi. 
Ay’ın gökte büyüdüğü saatlerde sesler, kelimeler uykulu. Son bir cümle, bir derkenar düşüyorum bugüne:
Ben acılarımın hepsini çok sevdim, değil mi ki ruhum onlarla olgunlaşıyordu.
Şafak söküyor ufukta, ilk yumuşak aydınlık.
11-12 Haziran 2025 Ankara, evimdeyim.
(*) Halmar Sonatı, Burçe Karaca'nın Margarita Karaca anısına yazdığı sonat 
(*) Sei Şonagon, Japon yazar, MS 966?- 1025?