Masal Bu ya


Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, zamanın derin dehlizlerinin ucundaki Tanrılar Ülkesi'ne hükmeden bir titan varmış, adı Kronos'muş.
O ki art düşünceli tanrı,
O ki en belâlısı toprak oğullarının,
O ki keskin bir orakla babası Uranos'u hadım eden.
Günün birinde ,evlâtlarından birinin kendisini tahtından indirip alaşağı edeceği kehânetinin korkusu ile çılgına dönerek karısı Rheia'nın doğurduğu bütün bebekleri zavallı kadının kollarından koparırcasına çekip kaptığı gibi çiğnemeden yutmuş.Karısı sadece son bebeği Zeus'u bir aldatmaca ile kurtarabilmiş zorba Kronos'tan .
Masal işte ; asırlar asırları kovalamış, devran değişmiş, zamanın o aşılamaz derin dehlizlerinden bir sürüngen gibi sürünerek çıkıp gelmiş zalim Kronos dünyaya; tıpkı çocuklarına gözünü kırpmadan kıydığı gibi körpecik canlara kıymaya.Öyle acımasızmış ki İnsanların yüreklerine kor kor ateşler düşürmüş, dehşet içinde acı ile kıvranmış zavallıcıklar.
Masallar... Ne tatlıdır, nasıl da sevecendir, nasıl iyilik tohumları serper kalplerimize , pespembe düşlere aralanır kapıları hep.
Oysa ,
benim masalım ölümün soğuğuna aralanıyor, bağışlayın olur mu?
Ve bu masalın sonunda gökten ne anlatanın ne de dinleyenlerin başına elma düşmüyor.