Sosisli sandviç, arjantin bira
Ankara'ya olan tutkumu pek çok dostum bilir, yıllar içinde çirkinleştirilse de gönlümdeki değerinden kaybetmiyor asla.
Uzun bayram tatili ile Ankara boşaldı eeh böyle boş ,böyle dingin Ankara doyasıya
yaşanmaz mı?
Rahat giyindim Büdü'üşü alıp yollara düştüm. Seğmenler parkı el ayak değmemiş en güzel Eylül'üne uyanmıştı neredeyse ,bilenler bilir Ankara sabahlarının serinini...Üşütmeden ürpertir.Hüzünlü Eylül güneşi yaprakların arasında oynaşıyor ,tek tük genç var ortalıkta. Yürüdük koştuk bir kaç tur attık parkta sonra Kuğulu park'a doğru çevirdik yüzümüzü şimdi artık biraz canlanmıştı ortalık .Daha çok, gençler vardı sarılmış koklaşan elele ...
Hem yürüyor hem de gençliğimin Ankara'sını yaşıyordum hayalimde , Kavaklıdere şarap fabrikasının Kavaklı Restoranı vardı o cadde üzerinde şimdi yok, o zamanlar kıt bütçemizle çok nadir de olsa arada gider yemek yer şarap içer keyif yapardık. Tunalı'da biraz ilerleyince aklıma Pizza Pino geliverdi sanırım ilk pizzacısıydı Ankara'nın.
AVM lere teslim olmadan önce bu güzelim kentin kalbi Kızılay'da atardı günün her saati kalabalık olur alışveriş yapanlar öğle arası karnını doyuranlar sinemaya gelenler piyasa yapanlar hafta sonlarında erler, başka şehirlerden üniversiteye okumaya gelenler hepsi hepsi bu renkli tablonun içinde yer alırlardı.
Bu sevdiğim kente ait özlediklerim gün geçtikçe artıyor .Piknik ve Set Kafeterya en çok özlediklerim arasında başı çekiyor.Oralarda vakit geçirmeyi ve sosisli sandviç yemeyi seviyordum.Kızılay Postanesi nin üzerindeki Set Kafeterya genellikle genç sevgililerin buluşma noktasıydı, kararlaştırılan saatte postanenin önünde buluşulur birlikte yukarı çıkılırdı , binanın hantal asansörü oldukça ağır çalışır bir türlü gelmek bilmez , insanı canından bezdirirdi.Piknik ise düzayak cadde üzeri konumu ile ,hele kışın yapılacak işler alışverişler tamamlandıktan sonra gerçek bir sığınaktı ,eldivene rağmen üşümüş ellerimiz kızarmış havuç burunlarımızla içeri dalar vücudumuzu bir anda sarmalayan tatlı mis kokulu sıcağın içinde erirdik adeta ve elbette hemen , aç isek sosisli sandviç patates tava arjantin bira sipariş edilirdi. O yıllar henüz endüstriyel mutfak gelişmemiş konserve az ve tabii mayonez ev yapımı sandviç içine konan rus salatası taze malzemelerle hazırlanırdı yani havuç bezelye patates turşu vs hepsi taze idi ve o salata enfes olurdu.Sandviç ekmeği yumuşacık ılıktı ,işte ben bu keyfi pek çok özlüyorum arkadaşlarla güle söyleşe paylaşılan bu keyfi...
Bu sabah gezintisi ne çok şeyi çıkarıp seriverdi önüme, ama kentler böyledir işte hikayeni anlatırlar sana, kadim dost kentler, seni senden daha çok yaşamış seni senden daha iyi bilen kentler....
Haa aklıma gelmişken Ankara'da benim özlediğim gibi ev yapımı rus salatalı sosisli sandviç yapan yer var mı biliyor musunuz? Şimdilerde moda ya hani... Eskiye dönüş adına bu tip yerler açılıyor belki var ben bilmiyorum biliyorsanız haber verir misiniz? Tabii o ruhu yakalamam mümkün değil ama....