Bülbül ve Gül


Küçük bir kızken dinlediğim masallara ağlamış mıydım -belki ağlamışımdır- hatırlayamıyorum ama bu gün Oscar Wilde'ın Bülbül ve Gül masalını okurken ağladım.Evet ağladım.Sanki bambaşka bir âlemden çıkıp gelen çocukluğumun saflığı, nahifliği yumuşak bir el gibi kavramıştı kalbimi.
" Ona kırmızı güller götürürsem benimle dans edeceğini söyledi, böylece ertesi gece prensin vereceği baloda sevdiğim kızla şafak sökene kadar dans edebilecek,onu kollarımda tutacak ,kulağına aşkımı fısıldayabileceğim ama bahçemde kırmızı tek bir gül bile yok." Diye üzüntü ile bağırdı delikanlı. Pırnakıl meşesindeki yuvasında bunu duyan bülbül: " İşte gerçek bir aşk." Diyerek mırıldanır kendi kendine. "Aşk, harikulâde bir şey; zümrütlerden, incilerden, altından çok daha değerli ."Der ve delikanlı için kırmızı gül aramaya koyulur fakat bir türlü bulamaz nihayet gencin penceresinin altında biten gül ağacına koşar.Ağaç, " evet benim güllerim kırmızı açar ama kış damarlarımı dondurdu, kırağı tomurcuklarımı koparttı, fırtına da dallarımı kırdı üzgünüm bu yıl hiç gül vermeyeceğim diye cevaplar bülbülü. Bülbül yalvarır ağaca. Tek bir yolu var der ağaç , onu gece yarısı şarkınla yapmalısın, kendi yüreğinin kanı ile boyamalısın güllerimi.Kalbini bir dikene yaslayıp söylemelisin şarkını...Bülbül, oğlan ile kız arasında doğan aşkın şarkısını söyler gece boyunca .Söylerken iyice yaslandığı diken kalbine batar ,bülbülcük ölür.Ama ağacın dalları şimdi artık bülbülün kanıyla kırmızıya boyanmış harika güllerle bezelidir.Delikanlı sabah uyanıp da bahçeye baktığında penceresine uzanan kıpkırmızı güllerle sevinçten deliye döner, hemen sevdiğine koşar ,elindeki gülü coşku ile uzatır: " Bu gülü göğsünün üzerine iliştir, o sana seni ne kadar sevdiğimi anlatacak." Der. Lâkin gözü yukarılarda olan kız mücevherlerin güllerden daha değerli olduğunu söyleyerek delikanlıyı geri çevirir.Oysa bülbül Aşk'ın şarkısını ,ölümün kusursuzlaştırdığı Aşk'ın şarkısını söylemişti; mezara girdiğinde ölmeyen Aşk'ın şarkısı idi zavallı bülbülün şarkısı.
 
Aslında masalların çocukları hayata hazırlayan derslerden ibaret olduğunu ,
pırıltılı büyülerine rağmen aslında masalların bütün acıları ve acımasızlıkları ile hayatın ta kendisi olduğunu anlamam yıllarımı almıştı elbette. Bu günkü göz yaşlarımın sebebi ise kuşkusuz bülbülün yüreğinde kanayan yüreğimin acısı idi ; büyürken kirleniyor, dünyayı kirletiyorduk .Ama yine de her şafakta erkenci kuşların neşeli telâşında pembe bir masal gibi aydınlanan göğe saf umutlarımızla uyanabilmek isteriz hep.