Paulo COELHO, Simyacı


Tatlı bir esinti ile Evren'in Ruhu'na...
 
* Bir şey istediğimiz zaman, düşümüzü gerçekleştirmemiz için bütün Evren işbirliği yapar.
 
* Hayat senin Kişisel Menkıbe'ni yaşamanı istiyor.
 
* Her zaman,ne istediğini bilmek zorunda olduğunu anımsa.
 
* Hayâllerinden asla vazgeçme.
 
* Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır.Bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir.
 
* Sevdiğimiz zaman Evren'in bir parçası oluruz.
 
*En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır.
 
* Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır.
 
Bu alıntılar;
Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun SİMYACI sından mânâ dünyama derin izler bırakan cümlelerdi.
Simyacı ile , vatanı İspanya'dan yola çıkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden genç Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşam öyküsünde, aslında bir nasihatnâme okudum; bir ahlâk ,bir yaşam kılavuzunun peşi sıra tefekkürle yürüyerek mânâ dünyasının büyüleyici yollarından geçtim, Evren'in Ruhu'nu içimde hissetmeye çabaladım.
Kitabı okuduğum günler boyunca kendi kişisel menkıbemin gizli izini sürdüğüm bir içsel yolculuktaydım âdetâ. İçinde , Evren'in Ruhu'nu hissedebildiğim yüreğimin hazinesine eşsiz bir Hac Ziyaretiydi bu yolculuk ve ben bu ziyaretin derin huzurunu yaşıyordum kitabın son sayfasına geldiğimde.
 
Bu, Simyacı' yı ikinci okuyuşumdu. Birkaç gece önce Coelho'nun hayatını öyküleyen bir film izlemiştim hemen ardından kitabı yeniden bir kez daha okuma arzusu kuşattı beni.Çünkü roman ve film arasında ilginç bir ruh benzerliği sezinlemiştim; filmde Coelho, yazar olmak için savaş veriyor, kitapta ise çoban Santiago hazinesine ulaşabilme savaşı veriyor, yani her ikisi de kendi Kişisel Menkıbelerini yaratma peşinde koşuyorlardı.
 
Zamanın, hayatlarımızda tutuklu olduğu bu sessiz ev günlerime rastlayan ikinci okuyuşumun üzerimdeki etkisi bambaşka ve çok daha derin oldu , ne var ki ilk okuyuşumdan bu günlere değin geçen yılların ruhsal olgunlaşmamdaki izlerini de sanırım yadsımamam gerekiyor.
 
Ülkemizde olduğu kadar bütün dünyada da çok sevilen,okurda neredeyse bir peri masalı okuyormuş hissi uyandıran eseri, Can Yayınlarından,Özdemir İnce çevirisi ile konuk etmişim evime yıllar öncesinde ve 182 sayfa.
 
Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp,güneşin doğuşunu izlemeye benziyor...