Ursula K. LE GUİN, Günün Geç Vakitleri
Bundan kısa bir süre önce " Her Yerden Çok Uzakta " isimli romanını okumuş, sımsıcak anlatımı ve yoğun duygu aktarımı ile beni içine çeken kitabın etkisinden bir zaman çıkamamıştım ya da çıkmak istememiştim. 20.yüz yılda bilim-kurgu gibi bana göre edebiyat dünyasına uzak düşen bir alanda eserler vererek kendimce "Soğuk Alan" olarak adlandırdığım bilim-kurgu ya yazın dünyasının edebi saygınlığını ve sıcaklığını kazandırmış olan yazarımız Ursula K. Le Guin edebiyat yaşamının başından beri şiire de özel bir yer vermiş dünyasında.
Yazarımızın seksenli yaşlarının ilk yarısında kaleme aldığı şiirlerini bir araya getirdiği son şiir kitabı olan
" Günün Geç Vakitleri" kitabı bir süredir elimde geceleri başucumda, günün geç saatlerinde birkaç dizesinin ruhuma dokunuşunda huzurla dalıyorum uykunun tatlı pınarına.
Sevgili Ursula K.Le Guin geçen yıllarının yorgunluğunu içten içe hissettiği son zamanlarında roman yazacak kuvvetinin kalmadığını o nedenle şiirin huzurlu limanına sığındığını; " Artık roman yazacak kuvvetim kalmadı. Hikâyeler de uğramaz oldu yamacıma.Öyle görünüyor ki bir tek şiirler kaldı bana." Cümlesi ile dile getiriyor.
Le Guin'in roman ve öykülerinde yaratmış olduğu derinlerde sakin bir su gibi akan duru ve eşsiz dilini şiirlerin de de kana kana içiyoruz.
İnsancıllığın ölümüne acıyla ağıt yaktığımız günümüzde, hayatla, hayatı kuşatan canlı cansız her şey ile incelikli insancıl bağlar kuruyor şiirlerinde.
Dili dupduru, yalın, sade , sıradan bir şeyler anlatır gibi. Oysa o sade anlatımın altında ,bazen eşyanın, bazen mitolojik kahramanların ve kimi zaman da doğanın insancıllığına sığınan , okura hem Son hem de Sonsuzluk hissini yaşatan , derin sezişli anlatımının duygu aktarımı gerçekten çok güçlü , büyüleyici.
Belli ki iç dünyasının derinliklerinden şiirlerini derlerken hep ölüm ve hep hayat yan yana ve elele ... Onları birbirine sıkı bağlarla bağlayan elbette " Kutsal güç" Zaman.
Tao Te Ching hayranlığı ile yüreğinde kökleşen ve derinlik kazanan doğa sevgisi ile doğanın gücünü ve bilgeliğini özümsüyor.Le Guin için, salt canlı olmak yaşamda olmak değildir; gerçekten hissederek yaşamak ona göre, canlı ve cansız nesnelerle birlikte dünyayı paylaşmakla mümkün; yaşama becerisi, dünyaya ait olma farkındalığı , doğanın bir parçası olarak yaşamak ve bu yaşamdan zevk almaktan geçiyor.
Şiirsel kalıplara uyum kaygısı hiç taşımayan Le Guin şiiri biçimde değil özde aramış.
Ben bu kitap hakkında yazarken ,kitabı dilimize kazandıran Can Gürses için en azından birkaç cümle yazma gereğini içmin derinlerinde hissettim.Can Gürses genç , çok genç...Ancak böylesi duygu dünyası oldukça derin bir yazarın hem de şiirlerini - şiir çevirisi apayrı bir deneyim olup ve şiirsel anlatım yetisi gerektirir ki çevrilen dile karşılık gelen en uygun sözcükler yakalanabilsin - ve hem de Ursula K.Le Guin'e yaraşır bir güzellikte dilimize çevirmesi alkışı fazlası ile hak ediyor.
Yazarımız ve çevirmenimiz Gürses arasındaki hem yaş ,hem de yaşanılan dönemlerin her anlamda derin farklılığına rağmen, bütün şiirlerde kendi ana dilimde yazılmış şiirler okuyormuşçasına büyük tad kalıyor damağımda.
Çevirmenimizin " Le Guin benim için , uykudan önce bana tuhaf masallar anlatan, anlattığı masallar rüyalarıma, uyuyamadığımdaysa kafamın içinde yazdığım masallara karışan bir bilge büyükanne.Hayal gücüme güç katmış,sözüme öz katmış muzip bir oyun arkadaşı." Olarak betimlediği sevgili yazarımız 1929 doğumlu, gerçekten de Gürses'e büyükanne olabilecek yaşta .Ne yazık ki Can Gürses'in bu kitabı dilimize kazandırışından kısa bir süre sonra Le Guin daima sevecen bakan gözlerini sonsuzca yumuyor.
Teşekkürlerim bu iki harika Kadın'a: "Zamanın rahminde başlayan her son " gibi bir elveda ile Ocak 2018 de dünyaya veda eden Le Guin ve Le Guin'in bu kitabındaki harika şiirleri duygu dünyamızın en güzel köşesine özenle bırakan 1989 doğumlu genç kalem Can Gürses'e...
Teşekkürler sevgili Kadın lar teşekkürler...❤
Kitap Ayrıntı Yayınlarından ,kitaptaki şiirler muhtelif başlıklar altında toplanmış; sunuş, önsöz ve ek metinlerle toplam 123 sayfa.