17 Kasım Cide


"Zambaklar en ıssız yerlerde açar" 
Sabah çayımın ilk yudumunda duydum, Mona Roza susmuştu artık.
Akşamları gelir miydi incir kuşları!.. 
Hafif sabah serininde, çayın taptaze sıcağı ile düştüm denizin izine. Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...
Ilgaz'ın evi kapalıydı, çevresinde dolandım, bekledim, bakındım bir süre, ama açılmadı. Belki yarın! 
Gideros Koyu ışıl ışıldı, hayat doluydu. Karadeniz'in o kıvrımsız, o bükümsüz, o heyecansız, dümdüz kıyılarına bir tatlı heyecan, sanki çapkın bir aşk bahşedendi. Ve zaman zamana yeniliyordu Gideros'ta. 
Cide sessiz, sakin, uysal...Belli ki uzunca bir kış masalına hazırlanıyor şimdilerde. 
Nihayet akşam olmuştu artık bu dingin kasabada.
Odun sobasının rehavet veren sıcağında, "Saçlarını taramışsın" çalıyordu, eşlik ettim alçacık sesimle. Rakı beyazına kesmişti akşam puslu Cide'de. Bir gün daha düşüyordu takvimden içinin tatlı olgunluğu ile.