Heybetli Dağlarda 2
Dorukların gölgelerinde açan eşsiz çiçekler
Sırtlarını büyük bir güvenle yüce dağlara yaslamış Yörük Köyleri düğmeli evleri, Asya' nın göğsünden kopup gelen ve bin yıllara uzanan inançları , dilden dile dolaşan söylenceleri ,yöresel yemekleri, yaşam tarzları, düğün ve cenaze töreni gelenekleri ile Anadolumuzun Akdeniz' e sıcacık gülümseyen kıyılarında açılmış renkli bir çiçek bahçesi sanki.
Rüzgârın oğulları diye anılan yılkı atlarını bağrına basan zümrüt yeşiline kesmiş güzelim Eynif Ovası ve tarih boyunca kervanları, yorgun tacirleri konuk etmiş olan Tol Han, İbradı konakları, zamana rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş düğmeli evler, mezarlıklar, Altınbeşik Mağarası, Melas Çayı'nın köpük köpük sularında hayat bulan, göğeren güzel Melas Vadisi bu sevimli bölgenin doğal-kültürel zenginlikleri.
Halk arasında ismi Arapastık Kestanesi olan anıtsal kestane ağacı Türkiye'deki en yaşlı kestane ağaçlarından biri, bin yıllık bir ağaç.Gelgelelim ağacın dallarına hüzün asılmış; rivayete göre1861 senesinin bir Ağustos gecesi siyahi cariye Zeynep, efendisi Mustafa Ağa'ya kızar, ağanın konağını ateşe verir ve kadı tarafından asılmasına karar verilir , Zeynep bu ağaçta asılır. O günden beri de asırlardır yorgun, ihtiyar dallarında bu acı yükü taşımaktadır Arapastık Kestanesi.
Tarihi İpek Yolu'nun üzerinde bulunan Sarıhacılar Köyü'nün bozulmadan günümüze ulaşan yollarının Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kervan ve göç yolu olarak kullanıldığı bilinmekte.
Osmanlı Devleti kayıtlarında Yörükan Taifesi olarak adlandırılan Yörüklerin aşiret ya da oba dedikleri geniş aileleri ile gelip yurt edindikleri bu kadim topraklarda şimdi artık günümüzde yaylada veya sahilde arazi edinmiş çiftçilikle geçinen köylüler olduğu söylenebilir
Dağlardan esen hoyrat rüzgârlara rağmen bahar bütün cömertliği ile sinmiş köylerin güleç yüzüne ; bademler, erikler çiçeğe durmuş gülüşüyorlar...
Akdeniz ve kara ikliminin bir karışımı hâkim olan bölgede göğe sonsuzca uzanan Sedir, Köknar, Çam ve Meşe ağaçları içimi sonsuzluk hissi ile yıkıyor adeta .
Günün solmaya başlayan yüzünde keçilerin ağıla dönüşleri, henüz daha birkaç saat önce doğmuş ,kanlı göbek bağları minik bedenlerinden sarkan yavruların incecik sesleri, gözlerime ve ruhuma işleyen dupduru sapsade içten güzellikler...
Dönerken kalbimi yalçın dağların doruklarına bıraktım ; bilmem ne vakit almaya dönerim?
Dorukların gölgelerinde açan eşsiz çiçekler Yörük Köyleri...