12 Aralık


Yaklaşık iki saat boyunca içimin sarnıcına süzülerek biriken pek çok unutulmaz konuşma ve sahnenin içinde benim için tartışmasız en unutulmaz olanı, papaz ve Van Gogh arasında geçen konuşmada; yaşadığı dönemde resimleri beğenilmeyen, hâttâ çağdaşı ünlü ressam Paul Gauguin tarafından  acımasızca yerilen ressamın, delimsirek  ruhunun yalın sesiyle papaza söyledikleriydi:
Van Gogh - Belki Tanrı yanlış zamanı seçti.
Papaz        -Yanlış zamandan kastın ne?
Van Gogh - Belki Tanrı beni henüz doğmamış insanlar için ressam yaptı.
Van Gogh-  Resim yapmasaydım birini öldürebilirdim.
Kült ressamın son zamanlarını anlatan 2018 yapımı Van Gogh Sonsuzluğun Kapısında'yı seyrederken 2012'de Cer Modern'in görkemli salonlarında,-yılın tam da bu zamanlarıydı- ziyarete açılan canlı, çerçevesiz, "digital"Van Gogh sergisinde; kulağımda Vivaldi'nin o ilâhi Dört Mevsim'i ile çiçekli meyve bahçeleri, selvili buğday tarlaları, fırtına bulutlarının kovaladığı tarlalar, kargalar, sapsarı gökyüzünün altına uzanmış güneşli zeytinlikler, çiçeğe kesmiş pembe şeftali ağaçları, ablak yüzlü ayçiçekleri arasında, renklerin en canlıları ile rengârenk boyanarak, zamanı unutup, nefesim kesilene değin koşuşumu hatırlıyorum.
Bu gün geç de olsa nihayet yılbaşı süslerimi çıkarıp evimin köşelerine umutla, sevgiyle yerleştirdim. Ama sanki eski kıt kanaât yılbaşılar daha mı anlamlıydı ne? Hani öğrenci evliliği yılları.
Eşya azdır, usul usul tamamlanır. Yaratıcılıkla mutlu olunur; meselâ zarifçe bükülmüş bir kablonun ucundan odayı soluk soluk aydınlatan, babadan kalma şapkadan yapılmış bir lâmba, kütükten tabureler, yine daha büyükçe bir kütükten sehpa, önünde renkli yer minderlerinin gelişigüzel atıldığı geniş duvara çaprazlamasına asılmış bir gitar, küçük kilimler, gazetelerin, dergilerin konulabileceği heybeler, rengârenk seramik küllükler, cam kâselerin içinde gülümseyen, kumsallardan belki bir günbatımında  toplanmış irili ufaklı deniz kabukları. Bütün bu orta hâlli ayrıntılar, sevimli bir çocuk şiiri gibi.
Uzaklara bakıyorum. Kar yağar mı acaba? 
Beyazın aydınlığı vursun istiyorum gözlerimdeki derin, hülyalı buluta.