Aşkı Ölen Martının Masalı


Yaralı martı sabahın kafesinden çıkıp seke seke yürüyor.
Daphne'nin hüznünün yıkandığı kıyılarda şarkısını söylüyor denize karşı. Artık aŞk olmayan denize.
Geceyi en derin uykusundan uyandırmış , bir yas gibi içlenerek dinlemişti eski düşlerinin ırmağını, gökleri allak bullak eden delimsirek aşkının coşkulu sesini ,gece ateşlerinin çıtırtısını, kardelenleri, yağmurun cılızlaşan damlalarla dinişini ve sabaha karşı uçurumdan kayıp düşen mehtabın iniltisini.
Kömür parçası gözlerinden yolluyor geceyi şimdi martı o uzak masalsı tepelerin ardına.Sabahın taşları paramparça, yüzü puslu. Karaya vurmuş aşkının uçmuş renklerini, dinmiş-yitmiş haylazlıklarını kokusunu, sesini acı bir erik ağacının suskun gölgesine bırakıyor.Hüznü siyah damlıyor ıpıslak gözlerinden kar beyazı tüylerine.
Yine de sabahı üzmek istemiyor martıcık; göğün kırmızı saçlarını örüyor gagasının kenarına kıvrılmış eğreti gülümsemesi ile. Su perilerinin tılsımlı ölümsüzlüğünde diriltiyor aşkının düşsel umutlarını ve geniş kanatlarını bütün gücüyle çırpıyor, havalanıyor denize doğru; günün birinde bu çok sevdiği kıyılara geri döneceğini bilerek.