Ocak Günleri Geçip Gidiyor, Hiçbir Ocak Birbirine Benzemiyor


Kendi biricikliklerinde, kendilerine özgülükleriyle yaşadığım anları, saatleri, haftaları billûr bir imbikten süzmek, bir çiçeğin taç yaprağında biriktirmek gibi bir şeydi. Yılın bu ilk ayında, duygu ve düşünce dünyama, çizgileri, renkleri ya da tek bir cümleleri ile hayli derin izler bırakandı onlar.
☆ “... daha önce niçin tanışmadık; bu, sonsuz bir satranç – bu gece ve her gece oynarız...” 
Selim İleri, Laterna Magica öyküsünden.
☆ “Kumsal eskizinde yumuşak, kumralımsı bir hava olduğunu, ormandakinde ise daha kasvetli, ciddi bir ton bulunduğunu görüyorsun değil mi? Yaşamda her ikisinin de var olması ne güzel.
Van Gogh’un Theo’ya Mektuplar'ından.
☆ “Yaşam ne gizemli bir şey; aşk ise o esrarın içinde bir başka gizem. Bir anlamda hiçbir zaman aynı kalmıyor, ama meydana gelen değişiklikler gel git olayında suların alçalıp yükselmesi gibi – yani, denizde gerçek bir değişiklik olmuyor.”
Van Gogh’un Theo’ya Mektuplar’ından.
☆ “Ağaçlar Konuşmaz Sesleri Yankılanır.”
Ağaçların anlatacak öyküleri vardı biz insanlara; dinlemek, hissetmek, hisse çıkarmak gerekirdi öykülerinden elbet.
Hikmeti Tabiyeci’nin Hikmetin Ağaçları sergisinden.
☆ “Belki zamanların sonu gelmiştir, güneş doğmaktan sıkılmıştır, Kronos yutacağı kurbanlar olmadığından açlıktan ölmüştür, çağlar ve mevsimler altüst olmuştur.”
Calvino’nun Jaguar-Güneş Altında kitabından.
☆ Kentin delimsirek karmaşasında ve o dinmeyen uğultusunda, atkestanelerinin dallarına gizlenmiş serçelerin şakımalarını işitip, onları uzun uzun dinleyen; yolunun üstündeki bir parkta otururken tahta masada böceklerin açtığı deliklerin ayırdına varabilen; koparılıp kaldırıma atılmış papatya için hüzünlenen, doğa tutkunu Marcovaldo’nun öyküleri.
Calvino’nun Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler öykü kitabından -ki bence bir masal kitabıydı.-
☆ Renklerindeki, çizgilerindeki çocuksuluğu ile beni de her defasında hep en çocuk yanımdan yakalamış, kucaklamıştı Fikret Muallâ bugüne değin. Ve, Yüzler ve Gizler isimli karma sergideki eserleri ile bir kez daha duyduğum yine o saf, o sıcak kucaklanmaydı. 
Cer Modern, Yüzler ve Gizler sergisinden. 
Hayallerin, umutların, beklentilerin, dileklerin tümden duru gök mavisine kestiği ay, Ocak; yılın ilk göz ağrısı hayatımdan usulca geçip gidiyorken, masal kitaplarındaki resimler gibi, içinde yıldızların göz kırptığı ışıltılı bir beyaza bürünmüş çatıları, ağaçları, sokakları, üşümüş pembe burunlu kedileri, ekmek kırıntısı bekleyen güvercinleri, küçük bir yokuşun başından delice kaymanın heyecanı ile eski bildik çocuk kışlarımı özlüyorum için için. 
Bir Ocak daha düşüyor takvimlerden, içinin bütün olgunluğu ile.