Okullu Günlerimiz


Toplum olarak önem verdiğimiz günlerdendir okullu olduğumuz, okul zilinin çaldığı günler,tıpkı askere uğurlama günleri gibi .Günler öncesinden sesiz bir telâş alır ev ahalisini tatlı ve heyecanlı bir telâştır bu. Anne babaların yanı sıra aile büyükleri teyzeler halalar amcalar çanta boya takımı kışlık ayakkabı gibi bir takım ihtiyaçları alarak bu hazırlıkta hem manen hem maddeten destek olmaya çalışırlar anne babaya, artık hazırlıklar tamamlanmıştır ertesi gün sıralara oturma günüdür.Evet bu gün o gündü çocuklarımız ergenlerimiz ders başı yaptılar.

Benim kuşağımın bir öncesi yani annem babam cumhuriyetin ilk çocuklarıydılar köy temelli bir toplumsal yapılanma içinde ve büyük yoksulluklarla cumhuriyet çocuğu olma sorumluluğunu hiç unutmadan azimle çabayla okumuşlar ,o yıllara ait bir köy çocuğu olarak babamın anılarını dinlerken hep duygulanmışımdır son derecede dokunaklı anılar üst yok baş yok yol yok araba yok defter kalem yok, ışıksız gecelerde kandil ışığında evin kireç beyazı duvarını defter yapıp kömür parçası ile üzerinde bir şeyler yazarak çalışmalar çokça kirlenip yazacak yer kalmayınca duvarı badanalayıp tekrar çalışmaya hazır hale getirmeler...Ortaokul zamanı bir başka serüven köyden çıkıp aile yakınlarından birinin evine ilişmek ve kasaba hayatına alışma  tam da yeni yetme acemiliklerini dolu dolu yaşarlarken ancak hiç birşey onları yıldıramamış okuma azimlerini kıramamış.

Bizim kuşağa gelince, biz çok şanslıydık onlara göre, her ne kadar okul çantalarımız tahtadan olsa da... -İlk yıllarımda öyleydi- siyah önlūk ,beyaz pike yaka beyaz saç kurdelelerimizle her sabah okulumuzun yolunu tutardık servis  yok araba zaten yok yayan giderdik. Marshall planının süt tozları kuşluk vaktinin vazgeçilmeziydi , ama annem sütümüzü evde hazırlar bir şişeye doldurur üşenmeden  getirirdi her gün  bana ve ikiz eşime .Okula gidişlerde macera da yaşanırdı tabii çukura birikmiş kar yığınları tatlı tuzaklardı .Sonraları ,kūçük valiz görünümlü  tahta çantalar yerini deri çantalara bıraktı .

Okul biter eve dönülür o yıllar coca-cola ile yeni tanışıyoruz ,güzelim mis gibi ev şuruplarının şerbetlerin fena halde tahtına göz dikmiş vaziyette coca cola  ,annem mutlaka kek ya da börek bir şeyler pişirmiş olurdu akşam üzerleri ve babamız  elinde coca cola şişesi ile gelir adeta kutsal bir törenle ikindi kahvaltısı o  "büyülü" içecek eşliğinde yapılır ve doğruca ödevlerin başına geçilir yorulunca arada radyo dinlenir.Radyo tiyatrosu ve skeçler nefesimizi tutarak  büyük bir keyifle dinlediğimiz programlardı.


Ev giysilerimiz ve yatak kıyafetlerimiz annemin özenerek diktiği sümerbankın rengarenk desenli pazen ve basmalarındandı elbette ne penye ne polar henüz daha girmemişti hayatlarımıza ama bir süre sonra tergal terilen denilen kumaşlardan elbiselerimiz oldu.


Sabahları annem telaşla bizi okula hazırlarken o koşturmacada tuhaflıklar bizi güldürürdü yine bir sabah önlükler giyildi  sıra yakalarda, yakalar takılacak kardeşim yakasını takmış ama benimki yok arıyoruz yok yok... meğer annem iki yakayı da kardeşime takıvermiş o hengâmede ve tabii belimize kadar uzun saçlarımızın örülmesi de annemin vazgeçilmez sabah uğraşılarındandı.


Sarı saman kağıttan defterlerimizi ve kitaplarımızı kaplamaksa babamın işiydi o yıllar sadece düz mavi ve kırmızı kap kağıtları vardı,kitap defterler kaplanır özenle etiketler yapıştırılırdı.


Okul açılmadan bir gece öncesindeki heyecanımı bu gün bile hissedebiliyorum yeni okul pabuçlarım ve çoraplarım yatağın hemen  yanında, çantam hazır uyku tutmaz gözler cin gibi açık sabahı beklerdim.

"Temel Bilgiler "isimli bir kaynak başvuru kitabımız vardı çok sonraları kuşe baskı coğrafya atlasımız oldu ki dünyalar da benim olmuştu, pırıl pırıl sayfaları okşuyordum adeta okumaya kıyamıyordum. O yıllarda ilkokuldan okuduğumuz bütün derslerden sınava girerek mezun olunurdu, iş bilgisi sınavındayız sınav sorusu sahanda yumurta pişirme sahan ocağın üzerinde yanıbaşımda öğretmenimiz elimde iki yumurta, öğretmenimizin "hadi bakalım " demesiyle birlikte yumurtaları birbirine öyle bir patlatıyorum ki sarısı beyazı hepsi öğretmenimizin elbisesinin üzerine fışkırıyor..Gerisini yıllar boyunca hiç hatırlayamadım,öylesine unutmak hafızamdan kazımak istemişim o çocuk utancımı. 

Baharın çiçekli günlerinde bahçelerimizden çiçek toplayıp öğretmenimize götürmek, teneffüslerde okulun arka bahçesinde ağaç kapmaca ya da istop oynamak yine o renkli anılarımdan. 

Yeni öğretim yılına girilirken gidiverdim işte eskilere birden.