Halikarnas Balıkçısı, Aganta Burina Burinata


Ara ara ve büyük bir keyif alarak yaparım bunu; uzun yıllar önce okumuş olduğum bir kitabı kütüphanemden çekip alır bir kez daha okumaya koyulurum. İlk okuyuşumda beni etkilemiş olan eseri aradan geçen zaman içinde, biriktirdiğim hayat tecrübelerimin ve değişen, gelişen hayat görüşümün doğrultusunda farklı bir gözle değerlendirmek, genç yaşımın verdiği toylukla ruhunu belki de tam kavrayamadığım o kitabın özüne inebilmek,ruhunu yakalayabilmek.Işte bu beni gerçekten mutlu ediyor. Bu defa Cevat Şakir nam- ı diğer Halikarnas Balıkçısı 'nın Aganta Burina Burinata'sını okudum.
 
Resimli Hafta Dergisinin 13 Nisan 1925 tarihli sayısında yayımlanan bir yazısı yüzünden üç yıl boyunca kalebentlikle Bodrum'a sürülen ,cezasının son yarısını İstanbul'da tamamladıktan sonra Bodrum'a yerleşen Cevat Şakir bir deniz aşıklısı .Aslında kendini bildi bileli denizci olmak isteyen ama ailesinin ısrarı üzerine İngiltere'de Oxford Üniversitesinde Yakın Çağlar Tarihi bölümünde öğrenim gören yazarımız çok sevdiği Bodrum'da ve Ege'nin nakışlı kıyılarında çeyrek asır yaşıyor. Bodrum'un Karia çağındaki isminden esinlenerek Halikarnas Balıkçısı takma adını kullanmaya başlıyor.
 
Bir deniz sevdalısının kaleminden kimi zaman başında beyaz buluttan duvağıyla mavi gözlü uysal bir sevgili gibi denizci yarini bağrına basıp koynunda okşayan ; kimi zaman da kararan, moraran, sırtları köpüklü azgın dalgalarında can isteyen,can alan denizi, Ege'yi, Ege insanının sulara meydan okuyuşunu, kayıplarını,korkularını, arayışlarını, bunalımlarını, çaresizliklerini insancıl sevecen bakışı ,şiirsel dili ve dupduru Türkçesi ile okuyoruz. Ki o satırlarda doğaya, insana duyulan sevginin büyük coşkusu okuyanın gönlünü ışıtıp aydınlatıyor.
 
Ege verimli topraklarıyla çok cömert; denizi ise , sünger avcılarının , balıkçıların, gemicilerin ekmek teknesi ne var ki denizcilik demek meşakkat demek, ölüm-kalım mücadelesi demek, eşe, sevgiliye buram buram özlem demek.
 
Romanın kahramanı Mahmut ailesinin bütün karşı çıkışlarına rağmen gönlünü denize kaptırıyor ve onun o iliklere işleyen öyküsü kâh gülümsetiyor kâh yürek burkuyor okurken.Kendi hayat öykümde denize olan tutkumun , açık denizlerde dolaşmamın, yelken açmamın ,kimi rüzgâr sağanaklarında delice boğuşmamın , menekşelenen tekinsiz akşam sularının içime saldığı o garip ,tarifsiz ürküntüyü yaşamış olmamın romanda anlatılanları yüreğimin en derininde hissedebilmemde büyük katkısı olduğunu söylemeliyim.
Halikarnas Balıkçısı 1890 Girit doğumlu, çocukluğu babasının görevi dolayısıyla Atina'da beş yaşından sonra da İstanbul'da geçiyor.Resim yeteneği ile de dikkat çeken C. Şakir İngiltere'deki eğitiminin ardından yurda dönüşünde İstanbul'da çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazıyor, karikatür ve kapak resimleri çiziyor.Bodrum sürgünü ile birlikte hayatının geri kalan kısmını gönlünü esir alan Bodrum ve güzelim Ege kıyılarında geçiriyor.Bodrum'un gelişmesine ,Anadolu Uygarlığının tanıtılmasına çok değerli katkılarda bulunuyor.Yazdığı yazı, hikâye ve romanlarla uluslararası üne kavuşuyor ve nihayet insan ve doğa sevgisi ile dopdolu yüreği 13 Ekim 1973 tarihinde İzmir'de duruyor.Bodrum'da manevi oğlu Şadan Gökovalı ile birlikte daha önce belirlemiş olduğu yerde defnediliyor.
 
Kitap Bilgi Yayınevinden 184 sayfa.