Kuzeyli Adaya veda


Neydi çeken beni bu topraklara??
Avrupalı olan ama kıta Avrupasından uzaktaki bu adanın coğrafyasına, insanlarının yaşantısına dair içimde giderek büyüyen merakımdı elbette beni bu topraklara sürükleyen.
 
İrlanda ; serin iklimine inat , sıcakkanlı , güleç insanları ile kısa süreliğine de olsa hayatı paylaştığım, oynak göğünün altında doğanın renklerinin şaşırtıcı değişimini gözlemlediğim, sokak aralarında edebî değerlerinin izlerini sürdüğüm , Dingle Yarımadası' ndan geçerken yıllar öncesinden hafızama kazınan İrlandalı Kız filmi ile gençliğime dokunduğum, dağlarının doruklarına tırmanan yeşilliği ile büyülendiğim, Moher Kayalıkları' ndan Atlas Okyanusu 'nu kucakladığım ada...
 
1840' lı yılların ortalarında yaşadıkları ,yoksulların ana besin maddesi olan patatesin kıtlığı ile nüfusu kırılan ülke yakın tarihlere kadar bağımsızlık mücadelesi vermiş olmasına rağmen kutlanası bir refah düzeyine ulaşmayı başarabilmiş. Arthur Guiness ' in 1756 yılında Dublin'de kurmuş olduğu bira fabrikası 1759' dan bu yana St. James's Gate semtindeki üretimi ile önemli bir istihdam ve kazanç sağlıyor ülkeye. Yanı sıra verimli doğasında beslenen büyük ve küçükbaş hayvanlarından , süt ve süt ürünlerinden elde edilen gelir ile yüksek teknoloji endüstrisi odaklı sanayi ve ticaret geliri ülke ekonomisinin temelini oluşturuyor.
 
465 yılındaki ölümüne dek ülkeyi barışçıl yollardan Hıristiyanlaştırmayı başaran Aziz Patrick Kral Laoghaire' e ve meclise Teslis inancını anlatabilmek için üç yapraklı yonca örneğini kullanmış , o zamandan beri de bu bitki İrlanda'nın sembolü olagelmiş. Hediyelik eşya satan dükkânlar yonca desenli giysilerle, cüzdan, anahtarlık , çeşit çeşit süs eşyaları ile yemyeşil gülümsüyor gezginlerin gözlerine.
 
Trafiğin sağdan aktığı bu ülkede, karşıdan karşıya geçerken zorlandığımı söylemeliyim.Işıklar hangi yöne geç, hengi yöne dur diyordu? Zihnimi hayli karıştırmıştı alışkın olmadığım bu durum.
 
Doğasıyla tazelendiğimi hissettiğim, siyah birası ile çocuklaşıp eğlendiğim, hınzırca bastıran sağanakları ile tepeden aşağı ıslandığım , sonra aniden ışıyan fettan güneşi ile ısındığım, avucumdan martılarını beslediğim ülkeye veda zamanı idi artık. Sabahın erken saatlerinde uçak havalanırken son bir kez daha uzun uzun seyrettim adayı ta ki bulutlara karışıncaya kadar.
 
Biriktirdiklerimi gönül defterimin sayfalarına özenle yerleştirirken , içimden bir yıldız alıp bırakıverdim usulca adanın göğüne; beni ışığımla sonsuzca hatırlasın istedim Irlanda. Bu Kuzeyli DOST ADA...