Aralık İlk Gün


Puslu ama üşütmeyen, munis bir sarı sonbahar dökülüyor omuzlarımdan. Kulaklığımda şarkılarım, Bestekår'dan Kuğulu'ya doğru aheste adımlarla yürüyorum. Az ileride İşbankası Yayınları'nın camekânından içeriyi seyrediyorum; içerisi çağırıyor beni, giriyorum, bir şey almıyorum ama raflardaki dostlarla sıcacık barışıyoruz.
 
Ne çay ne kahve keyfi yok,hani şöyle caddeye karşı savrulan yapraklar adımların telâşına karışırken ya da ne bileyim ayaküstü bir ikindi birası, yanmaya başlayan sokak lâmbalarının soluk aydınlığında. Hiç değilse kestaneci olsaydı!..Etli,dolgun,ılık kestaneler...
 
Aklıma Piknik'in sosisli sandviçi düşüyor hınzırca; önüme çıkan ilk mandıradan malzemelerimi alıyorum.Bu akşam evim "Piknik" olacak.
 
Yanaklarımda karla karışık ürkek çisentilerle evin yolunu tutuyorum.Yılın son ayının ilk günü ben ve eski dostum Tunalı, ama sanki bir şeyler değişmiş, sanki bir yerlerim acıyor gibi.