Ayvalık Güncem


17 Kasım 2019
İki yıl öncesiydi, günün henüz olgunlaşmamış vakitlerinde, bir akşam yemeği için gelmiştim Ayvalık'a. O sıralar Sarımsaklı tarafında kalıyordum; tanışmam böyle oldu Ayvalık'la. İlerleyen saatlerde, ufuktan devrilen güneşin binbir renge boyadığı büyülü günbatımını kana kana seyretmiştim. Gölgeler giderek koyulaşıyor, kamburlaşıyor; deniz, üzerine düşen ışıklarla ürperiyordu. İlk kez geldiğim bu kasabanın, “yine gel, seni bekleyeceğim” diye seslenen, beni kendine çeken davetkâr dostluğunu duyuyordum. Yemek bitmişti. Ayrılırken, hem kedime hem Ayvalık'a söz verdim; tekrar gelecektim buralara; uzun uzun kalacak, zamana işlenmiş öyküsünü okuyacaktım sokaklarının, şimdilerde çoğu harap hâldeki güzelim taş evlerinin gözlerinde.
Tanışmamızın üzerinden akıp giden iki koca yıldan sonra nihayet sözümü tutmuştum; Ayvalık’ta idim işte yeniden. 
Bu defa, benim için çok anlamlı bir nedenle savrulmuştum bu denize, bu topraklara: Yeni kitabıma hazırlanırken kendimle, düşüncelerimle baş başa kalabileceğim huzurlu bir yer arıyordum. İçimin sesi, “bu yer Ayvalık olmalı” diyordu bana. Kasımın ilk günlerine rastlamıştı gelişim. Yumuşacık, munis bir güz yaşıyordu Ayvalık, renkleri günbegün değişiyordu usulca. Kaldığım yerin, denize küçücük bir dil gibi uzanan, en fazla beş altı masalık iskelesinde, sabahın ilk vakitleri ile akşamüzerleri omuzlarıma bir şal alıvermem yetiyordu. Evet, Ayvalık beni hiç yanıltmamıştı; bu sahil kasabasında geçirdiğim günlerimde olanca huzurun, sonsuz dinginliğin kollarında idim. Zaman silinmişti. Kıyı boyunca uzun yürüyüşler yapıyor, ücra mahallelerinde, eskil sokaklarında kayboluyordum Ayvalık’ın. Bu kayboluşlarımda gizliydi sanki güzel olan her şey. Ve ne tuhaftır ki, zamanın silindiği bu kayboluşlarımdan birinde, Zaman’ın adını koymayı kararlaştırmıştım kitabıma: “Zaman’ın Ellerinde” olacaktı ismi. O ânı, o bulmanın vermiş olduğu sevincimi hatırlarım halâ ve her hatırlayışımda bir ılıklık gelir kıvrılıverir tenime.
Ayvalık, bana sarımsak taşının mahcup pembesinden, pavuryaların gözlerinden gülümseyen sevgili kasaba.
Yine yeni bir kitap için çalışıyorken aklıma düşüverdi bu yazı ve sevgili Ayvalık.