Yağmur Bulutlarına
Elele tutuşmuş bir yığın kız çocuğusunuz; açıklı-koyulu mavili, beyazlı ve cıvıltınıza pek de yakıştıramadığım kül rengi giysilerinizin içinde; rüzgâr önüne katmış sizi, delice savruluyorsunuz.
Ergenlere has o hızlı değişimi izleyebiliyorum yüzlerinizde; gözlerimi bir an ayırıyorum sizden, uzaklara çeviriyorum bakışlarımı, kısacık bir aradan sonra sizinle yeniden göz göze gelince; bakıyorum kiminizin alnı genişlemiş, burnu uzamış, kiminizin çenesi sivrilmiş, ağzı yayvanlaşmış. Ara ara akşam güneşinin utangaç pembesi ipekten bir kuşak gibi dolanıyor hantal belinize; eteklerinizin uçları salkım-salkım, püskül-püskül dalgalanıyor.
Siz şirin kızlar, siz soluksuz koşuyorsunuz. Bütün çocukluk neşeniz ve gözlerinizdeki iplik iplik ergenlik yaşlarınızla, göğümden uzaklaşıyorsunuz.
Ah bulutlar, bilmiyorsunuz! Aslında ben de tıpkı sizin gibi bir çocuğum.